Koronavirüs, Kaygılarımız ve Yoga

2 Mar, 2021 . Eser Şerefhanoğlu . 5 dk

John Sharp, Harvard Health Publishing’de yayımlanan blog yazısında düzenli yapılan yoga, meditasyon ve kontrollü solunumun koronavirüs kaygısına iyi geldiğini açıkladı.

Bir seneden fazladır değişmeyen gündemimiz koronavirüs. “Nasıl bulaşıyor? Korunmak için ne yapmak lazım? Ne yemeliyiz? Ne yememeliyiz?” sorularına cevap bulmak için tonla makale okuduk. Doktorları dinledik, verilen tavsiyeleri uyguladık. Zaman içinde kimi önerileri uygulamayı bıraktık. Dışarıda tüm bunlar olurken, iç dünyamızda korku ve kaygı ruhumuzu teslim aldı. Kendimiz, sevdiklerimiz ve hatta tüm insanlık için üzüldük ve endişe ettik. Bu süreçte, koronavirüse yakalanmayanlarda da başka virüslerin sebep olduğu uçuk, zona gibi sağlık problemleri artış gösterdi.  Peki nasıl oldu da koronavirüsten kaçmaya çalışırken virüs havuzunun kucağına düştük?

Bedenin en temel hayatta kalma mekanizmasının işleyişi bu durumu açıklıyor. Karmaşık bir sinir sistemine sahibiz. Bu sistem içinde, sempatik ve parasempatik sinir sistemleri önemli bir yer tutuyor. Bu iki sistemin kendi içinde dengeli çalışması insanın bedensel, zihinsel ve ruhsal dengesini kurmaya hizmet ediyor. “Savaş ya da kaç” ifadesi, sempatik sinir sisteminin en güzel tarifi. Sempatik sinir sistemi aktif olunca, beden alarm durumuna geçiyor. Tüm enerji kalbe, gözlere ve kaslara yönlendiriliyor ki savaşırken ve kaçarken gereken enerji doğru alanlara aksın. Bu arada sindirim ve bağışıklık sistemi askıya alınıyor. 

Tehlike geçtiği zaman, parasempatik sinir sistemi devreye giriyor, sistem “dinlen ve sindir” diye tanımlayabileceğimiz hale dönüş yapıyor. Bu durumda sindirim ve bağışıklık sistemleri tekrar işlerinin başına dönüyor. 

Bu iki sistem deyim yerindeyse paslaşarak, insanın kendi içindeki ve dışındaki denge durumunu sağlıyor. Buraya kadar her şey yolunda gidiyor. Sorun, yaşadığınız stres sonlanmayıp, sürekli hale geldiğinde ortaya çıkıyor. Sistem aç ve kapa şeklinde çalışırken sorun yaşanmıyor ama sempatik sinir sistemi sürekli olarak açık kaldığında, yani korku ve kaygı durumu sürekli hale geldiğinde, bağışıklık sistemi sürekli baskılanıyor. Bir türlü soğumaya geçemeyen beden, kendini tamir etme sürecine giremiyor. Devamlı salgılanan hormonların verdiği hasar onarılamıyor ve bağışıklığın askerleri devreye sokulamıyor.  Eksik bir kadro ile, virüs ve bakterilerle sonu belli bir savaşa giriliyor. Kaybeden tabi ki hastalıklara karşı savunmasız kalan insan bedeni oluyor.

John Sharp, Harvard Health Publishing’de yayımlanan blog yazısında(1) düzenli yapılan yoga, meditasyon ve kontrollü solunumun koronavirüs kaygısına iyi geldiğini açıkladı. Bahsedilen iyi gelme hali, tam olarak yukarıda özetlediğim sistemi doğru çalışmaya yönlendirerek gerçekleşiyor.  Kas ve iskelet sistemimiz, zihnimiz ve duygularımızın adeta bir aynası. Her duygusal ve zihinsel gerginlik, bedende de kendisini gösteriyor. Nefesle birlikte akan yoga duruşları, bedende oluşan bu gerginliği çözüyor. Yoga yaparken bedeni sıkıp bırakarak, açıp kapatarak, esnetip uzatarak, adeta her bir zerremize sızan gerginliği bedenimizden dışarıya doğru itiyoruz. 

Peki nefesimiz üzerinde çalışarak nasıl rahatlıyoruz? Beyin ve beden arasında sürekli devam eden bir iletişim var. Bu karşılıklı konuşmanın bir kısmı vagus siniri adı verilen uzun bir sinir sayesinde gerçekleşiyor. Ritmik nefes çalışmaları bu siniri uyarıyor. Nefes çalışmaları yapınca, vagus siniri her şeyin yolunda olduğu bilgisini taşıyarak, bedendeki gerginliğin azalmasını sağlıyor.

Meditasyon çalışmalarının sinir sistemi üzerindeki sakinleştirici etkisi Batı tıbbı tarafından yapılan incelemelerle ispatlanmış durumda. Üzerine bir de derin gevşeme teknikleriyle rahatlama eklenince insan adeta fabrika ayarlarına geri dönüyor…

Dertsiz tasasız bir yaşam mümkün olmasa da yoga ile kaygının etkilerinden azade bir insan olmak mümkün…



_____
(1) Sharp, J. (2020, March 12). Coping with coronavirus anxiety [Blog post].
Retrieved from https://www.health.harvard.edu/blog/coping-with-coronavirus-anxiety-2020031219183